21 Temmuz 2011 Perşembe

Maksimum Gorki.

hayır, hayır. 
Çiğköfte, beklediğim işaret olamaz.
Tanrı'nın çiğköfte üzerinden bir mesaj verebileceğini sanmıyorum. Daha ciddi metaforlar yaraşır tanrılık makamına.
Örümcek ağı ile gizlenen bir giriş mesela bence oldukça etkileyici.
Sıddık ya da emin veya ilk inananlardan olmayışım, daha ciddi bir işareti haketmediğim anlamına gelmez.
İşin aslı işaret ile ilgili birkaç sorun daha var, bunları şu şekilde sıralayabiliriz;

-Tanrı tarafından şahsıma gönderilmiş olan işaretin "bana" verildiğini nasıl anlayacağım, yani örneğin işaret bana değilde aslında kamboçyalı bir değenekçiye ya da mithatpaşalı bir torbacıya gelmiş ise ve ben bunu anlamamış, işareti üzerime alınmışsam eyvah. Hayatımın geri kalanını kamboçyalı bir değenekçinin kaderini çalarak yaşamak istemiyorum.

-Tanrı tarafından şahsıma gönderilmiş olan işareti nerede aramalıyım ki bulayım sorusu var bir de. Kendi rüyalarımda bu ara işarete konu olacak bir içerik yok. O halde başkalarının rüyalarına mı bakmalıyım? Bu sorunda da KDP (Kamboçyalı Değenekçi Paradoksu) ile karşı karşıyayız gördüğünüz gibi.

-Diğer bir husus ise tanrı tarafından şahsıma gönderilmiş olan işaretin lisanı. Gerçi bu biraz daha az ciddi bir sorun, tanrının türk ilinde urduca ya da sanskritçe bir işaret vereceğini ben de düşünmüyorum. Anadilde iman edişi hep savunagelişim boşuna değil aslanım.

İşarete ilişkin gündemin günden güne daha az yoğun bir biçimde hissediliyor olması tarafımdan, iyiye işaret.

Geçtiğimiz akşam-gece, hayatımın erkeklerinden birisi ile çok şiddetli farkedişler yaşadık. Farkedişlerimizin senkronu, ruhumuzdaki tesirinin eşşiddetli oluşu büyük haz doğrusu. O gece defaatle sarıldık birbirimize, farkedişlerimizin bizi birbirimize daha çekici kılmasını fırsat bilip. Sonra sabah oldu. Farkettiklerimizin tesiri, beşinci bardak sudan alınan faydanın marjinalleşmesi gibi azaldı azaldı azaldı. Sonra hiçbirşey olmamış gibi davrandık. Bitti.

Beden formu ile karakter arasında bir ilişki kurulabilir mi sevgili Rasputinlerim? Lombrosso'ya bir selam çakıp, evet kurulabilir demek istiyorum. Örneğin belçukurunda doğuştan gelen bir "ben" olan erkekler, (bu "ben" ama, öldüren öpücük yahuda'nın meryem oğlu isa'yı çok ta şehvetli olmayan bir biçimde öptükten sonra 100 metreden daha uzun engelli çıldırış koşusunun son dönemecinde gördüğü eşek leşi ni andıran bir "ben"e benzemeli.) daha utangaç ve boşanmaya daha yatkınlar bence. Sadece bu örnek bile beden formu ve karakter arasında kurulabilecek bir ilişkinin delilidir bence. 
Yersen.

Tamam. Başka bir örnekle daha zaten eski ve pek sikindirik olan bu iddiayı doğrulamaya çalışayım.
Mesela bir kadın ama yine "ben"leri olan bir kadın. Eğer kadının sırtında ya da başka yerlerinde oldukça fazla "ben" varsa, ve bu "ben"ler belirli bir algoritma ile sıralanmamışlarsa sehven ya da alenen, o halde o kadın oldukça acayip bir kadındır. Gördüğünüz gibi acayip bir karaktere sahip kadınları bir görüşte beden formlarından anlayabiliyoruz. Evet, anlayabiliyoruz.

Bilimselliğimiz burada sona ermiştir. Bir sonraki "eski ve sikindirik iddiaları diriltme" gündemiyle buluşana değin  hoşçakalın oray eğin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder