28 Nisan 2015 Salı

Daha Sonra da Zihniyeti ve Sosyologlar


“Dünyada ve Türkiye’de Sosyologların Bireysel Hayatları, Küreselleşme, Kapitalizm ve Sınıf” isimli Yüksek Lisans tezim için yaklaşık 12 senedir sosyoloji eğitimi görmekteyim. Bu sebeple seçtiğim örneklem olan sosyologlar apartmanında da katılımcı gözlemle saha çalışmamı 3 yıldır yürütmekteyim.
Bilindiği gibi sosyologlar 19. yy’ın başında Avrupa’da sanayi devriminin de ittirmesiyle daha önceki yüzyıllarda akıllarına bile gelmeyecek kürsülerin sahipleri oldular. Ancak Türkiye’de vaziyet dünyadaki seyrinden biraz farklı. Türkiye’de sosyologlar “kaç yıllık”, “bitince ne yapacaksın”, “e o zaman benden de iyi sosyolog olur ha, keh keh keh” naralarından saklanmak için girdikleri kalın kitapların aralarında, öteki hayatlar yaşıyorlar. Sosyologların içinde bulundukları bu durum, sosyologlara ve onlarla yakın temas içerisinde bulunan ve kendilerini dilbilimci olarak tanımlayan bazı kişilere de etki etmiş durumdadır.
Toplumsal yaşamda dönen dalaverelerin kaynaklarını fark etme ve bunlara müdahale etme bilgisi bahşedilmiş sosyologlar her ne kadar gece hayatında değme yüksek mühendisleri evlerine yalnız yollayacak yeteneklere sahip olmakla birlikte ev yaşantılarında, antropoloji literatüründe “daha sonra da zihniyeti” denilen ve öteki dünya düşüncesi bulunmayan ilksel dinlere inanan kabilelerde görülen bazı kültürel davranışlar sergilemektedirler. Ancak sosyologlarda bu zihniyetin farklılaşmış tezahürleri de bulunmaktadır. Bu farklılaşmanın en önemli etkileyeninin ise Kentleşme olduğu söylenebilir.

Özellikle taşrada sosyalleşmesini tamamlayıp, kentlere “biz taşrada böyle sosyalleştiysek kentte kim bilir ne yaparız”(1. Sosyolog) zihniyeti beraberinde kent yaşamının ortasında kendisini bulan ve görece ülkücülerden uzak yerleşim birimlerine taşınan sosyologlarda ciddi emareleri bulunan “daha sonra da zihniyeti”, taşıyıcılarının “lan uğraşma böyle abidik gubidik şeylerle”(2. Sosyolog) zihniyeti ile birleşip, “abi ileride profesör olunca bitecek mi bu çile” (1. Dilbilimci) düşüncesiyle harmanlanarak kendine üreyecek en iyi ortamı yaratmıştır...

19 Nisan 2015 Pazar

bir kadını çok sevdim o da beni sevmedi

Sevgili kybele,
baktım ve gördüm, hayat gerçekten acımıyor çocuklara.
sen istersen nergis kokla istersen hayat,
yorgunluk bitiyordu nefeste.

görüyordum kendimi bir piç gibi .