12 Mayıs 2016 Perşembe

Mataramda Tuzlu Su



Terk etmenin kazanmışlığına ihtiyacı vardı amirim. Hangimizin yok. Mesela sen neden Tayyibi bu kadar sevmiyorken, gitsin, bir köşede ölü bulunsun, tutuklansın, yargılansın istiyorken bile; neden sokakta bizleri dövdürdün? Bence cevap basit Amirim: hepimiz kazanmayı hissetmek isteriz.  Yine mi sustun Amirim. Elini beline mi götüreceksin yine, bana vurmakla mı tehdit edeceksin. Beni tehdit edemezsin Amirim, çünkü artık ben sen kazan istiyorum. Sen bizi biraz daha döv istiyorum, biraz da sen umut et istiyorum, umut et ve kaybet istiyorum… Neden gözlerini benden alamıyorsun amirim, söyleyim mi. Çünkü ne yaparsan yap kaybettin artık. Neyse bunları bi tarafa bırakalım. Nerede kalmıştık: Terk etmenin kazanmışlığı. Bakma öyle yüzüme, anladın sen de gayet. Hani birisini terk edersin de sonra biraz üzülürsün de hani, sonra birden hak etti dersin, sonra yine de terk eden sen olduğun için bi kazanma hissi gelir içine. Hah, evet, o duygu işte. Diğer kazanmalara benzemeyen bir duygu, kaybeder kaybetmez gelen.
Biliyor musun amirim, biz maruz kaldık hep. Maruz kalanlar kuşağıyız. İkimiz de. Ben kimseyi suçlamıyorum bunun için, yapısalcıları bile. Tamam, birisini suçluyorum. Beni terk etmek için bekleyen, beklerken sevgimi kaybetmeyi göze alan biri bar, onu suçluyorum işte. Tabi o da haklı belli noktalarda, hiç kimse tam anlamıyla haklı olamaz. Peygamberlerin bile inkârcı ve kâfir oldukları dönemleri vardır ve kimsenin kendisini doğmadan vaftiz edecek kutsal bir ruhu yoktur. Dediğim gibi, insanlar neden terk etmenin kazanmışlığını yaşamak isterler. Bütün bu giderler, sevgiye karşılık vermemeler, ilgilerden memnuniyetsiz olmalar, karşıdakinin sevgisini senden uzaklaştırmayacak kadar ağır olan ithamlar…
Satırlar uzadı Amirim, sayfa dolmadan bitireyim. Uzak vardı ya hani iyi bilirsin sen de. İlk sayfasında “Kendinin bile ücrasında yaşayan benim için gidecek yer ne kadar uzak olabilir?” yazıyordu. Al sana cevap: Kendine en yakın olan kadar uzak.

Bizi dinleyecekler mi Amirim. Peki sabırla okuyacaklar mı. Hiç sanmıyorum ama ümit etmeden duramıyorum: Umarım ustam bir gün beni öldürmeye çalışır.