“Uzman görüşüme göre anomik
intihar” yazıyordu okulunun 5. Katından aşağı atladıktan sonra cebinde bulunan kâğıtta.
Ne garip Orhan Veli’yi de çok severdi. Daha da ilginci intihar edenlere sadece
sosyolojik anlamlar verebilirdi, o anlamları da birkaç saniyede verir geçerdi. Yaşarken
‘ne zaman bir şeyden uzaklaşsam bana yaklaşmalarından nefret ederdim’ diye
düşünürdü uzaklaşırken. İntiharı bir çeşit karakter değişmesi diye düşündü,
fazla zaman da ayırmadı bu düşünceye ki bazı düşünceler çok düşünülmeye
gelmezdi. Yüzdeki sası bir sırıtma gibi kısa ve sadece kendine anlamlı bir
haldi yaşadıkları. Daha önceden de intihar etmişti, ama bir şekilde not
bırakmamıştı peşinde, bu not ilkti. Hem ilkti hem de ona öğretilenlerin
neredeyse hepsi yazıyordu kâğıtta. Kağıt da denemezdi cebindeki üzeri yazılı nesneye, hafif olsun ve aramakla
zaman kaybedilmesin diye seçilmiş, üzerine yazı yazılabilecek en hafif, kaleme en
yakın yazılası nesneydi sadece. Bu kadar değersiz olmasına karşılık tıpkı
birisinin cebinde arasına düştükleri gibi önemli, değer verilir bir hale geldi.
Tesadüf böyle bir şeydi. Burada yazılanları birisinin okuması kadar nadirdi
tesadüfilerin. Nasıl derler bilirdi, hakimdi yaşamaya.