Öyle Bir Sihirbazsın ki Beni Bile Kaybettin be Gülüm!
Çoğunlukla sıradanlık. Bazen -lojik saçmalamalar, bazen cakacılık. Bir grup hilkatsizin anlamsız birlikteliği. Büyük ölçüde müşterek bir ilişki ama iç sesler de var. Bir de apartman var. Kediler, köpekler, böcekler ve periler var. Kolektif bir halet-i ruhiye...
29 Eylül 2015 Salı
25 Eylül 2015 Cuma
Çocukluk Şarkısı
Çocuk çocukken
kollarını sallayarak yürürdü.
Derenin ırmak olmasını isterdi,
ırmağın sel,
bir su birikintisinin de deniz olmasını.
Çocuk çocukken çocuk olduğunu bilmezdi.
Her şey yaşam doluydu
ve tüm yaşam birdi.
Çocuk çocukken
hiçbir şey hakkında fikri yoktu.
Alışkanlıkları yoktu
Bağdaş kurup otururdu,
sonra koşmaya başlardı.
Saçının bir tutamı hiç yatmazdı
ve fotoğraf çektirirken poz vermezdi…
Çocuk çocukken şu sorulara sıra gelmişti.
Neden ben benim de sen değilim,
Neden buradayım da orda değilim.
Zaman ne zaman başladı
ve uzay nerede bitiyor.
Güneşin altındaki yaşam
sadece bir rüya mı?
Gördüklerim, duyduklarım, kokladıklarım
sadece dünyadan önceki dünyanın
bir görüntüsü mü?
Gerçekten kötülük var mı?
Gerçekten kötü insanlar var mı?
Nasıl olur da
ben olan ben olmadan önce var değildim
ve nasıl olur da ben olan ben,
bir zaman sonra ben olmayacağım…
Çocuk çocukken ıspanağı, bezelyeyi, sütlacı
ve karnabaharı ağzında geveleyip dururdu,
ama şimdi hepsini yiyor,
üstelik mecburiyetten değil.
Çocuk çocukken
bir keresinde yabancı bir yatakta uyandı.
Şimdi tekrar tekrar uyanıyor.
Bütün insanlar güzel görünürdü,
şimdi ise sadece bazıları.
Cenneti gözünün önüne getirebiliyordu,
şimdi ise tahmin ediyor.
Hiçliği düşünmezdi,
bugün ondan ürküyor.
Çocuk çocukken
hevesle oyun oynardı,
şimdi ise ancak yaptığı işle heyecanlanıyor.
Çocuk çocukken
elma ve ekmek yemek yeterliydi.
Bu bugün de böyle.
Dutlar ellerini doldururdu,
bugünkü gibi
Taze cevizler buruşuk bir tat bırakırdı ağzında,
hala bırakıyor.
Çocuk çocukken
bir dağın doruğuna vardığında
biraz daha yükseğini arzululardı hep,
Büyük bir şehir gördüğünde
daha büyüğünü isterdi,
bugün de böyle bu.
Coşkuyla ağaçların dallarına tırmanırdı
tepedeki kirazları toplamak için,
bugün de böyle bu.
Kızarırdı yüzü yabancıların gözü üstündeyken,
bugün de bu değişmedi.
Sabırsızca ilk düşen karı beklerdi,
bugün de yaptığı gibi.
Çocuk çocukken
zıpkın gibi bir çomak fırlattı ağaca
bugün hala titrer çomak o ağaçta.
Peter Handke
23 Eylül 2015 Çarşamba
Orospu Manifestosu
...erkek insanoğlu olarak tanımlanıyor, kadınsa feminen bir
varlık. Ne zaman insansı davranışlar, tepkiler verse erkekliğe özenmekle itham
ediliyor...
Simone de Beauvoir
BITCH (OROSPU) henüz varolmayan bir organizasyondur. İsim bir akronim (birkaç kelimeden oluşan bir ismin başharflerinin kullanıldığı kısaltma) değildir. Kulağa nasıl geliyorsa öyle kullanılmaktadır.
BITCH (OROSPU) orospulardan oluşmaktadır. Orospu için bir
çok tanımlama vardır. En övgü dolu tanımlama dişi köpektir. Aynı zamanda homo
sapiens (düşünen insan) olan orospulara karşı yapılan tanımlamalar nadiren
objektiftir. Tanımlamalar kişiden kişiye değişmekte ve tanımı yapan kişinin
kendisini ne denli orospu gördüğüyle doğru orantılı olarak güçlenmektedir.
Herhalukarda orospunun hep bir kadın, bir köpek yada öteki olduğu konusunda
herkes hemfikirdir.
Aynı şekilde bir orospunun genelde agresif olduğu, bu
nedenle de feminen olmadığı konusunda da hemfikirizdir(öhö). Seksi olabilir; ki
seksiyse orospu bir tanrıçaya dönüşür, ancak bu durum şu anda bizi
ilgilendirmemektedir. Çünkü asla “gerçek kadın” olmaz.
Orospular aşağıda belirtilen karakteristik özelliklerin
bazılarına yada hepsine sahiptirler.
'Erkek gibi olmakla suçlanıyorlar'
''Kişilik: Orospular agresif, iddialı, hükmetmeyi seven,
küstah, iradeli, inatçı, düşmanca tavırlara sahip olan, dolaysız, duygusuz,
dürüst, uygunsuz, kalın derili, taş kafalı, ahlaksız, kesin fikirli, yetkin,
hırslı, itilmiş, ağzı kalabalık, özgürlükçü, düşkün, dediğim dedik, titiz,
çıkarcı, egoist, kullanılmış, başarılı, ezici, korkutucu, ihtiraslı, zorlu,
cırtlak, erkek gibi, gürültücü, fırtınalıdırlar. Daha bir çok şey olabilir. Bir
orospu pisikolojik olarak içinde bir çok boşluk barındırır. Bilirsinki her
zaman ortalıklardadır. Kimseden bir bok almaz. Onu sevmeyebilirsin ama yok
sayamazsın.''
'Kaba, beceriksiz, hödük'
''Fiziksel: Orospular büyük, uzun, güçlü, geniş, yüksek
sesli, saygısız, kaba, beceriksiz, hödük, yayılmaya müsait, rahatsız edici ve
çirkindirler. Orospular, bir kadın olmasından dolayı sınırlandırılmış,
baskı görmüş ve kibar davranışlar sergilemek zorunda kalmış hemcinslerinin
aksine vücutlarını özgürce hareket ettirirler. Merdivenleri üçer beşer çıkar,
yürüdüklerinde uzun adımlar atar ve oturduklarında bacaklarını nereye
koydukları konusunda endişe etmezler. Sesleri yüksek çıkar ve genelde
kullanırlar. Orospular tatlı değildir.''
'Erkeğin yaptıklarını yapmakla suçlanırlar'
''Yönelim: Orospular karakterlerini katı bir şekilde ve
direkt olarak kendilerinden ve yaptıklarından oluştururlar.Bir kişiyle yada
organizasyonla ilişkiye girebilir ama asla biriyle yada bir şeyle evlenmez; bir
erkekle, bir yuvayla yada bir organizasyonla. Böylece orospular günü gününe,
oradan buraya yada o kişiden bu kişiye göre yaşamaktansa kendi hayatlarını
planlamayı tercih ederler. Bağımsız yaratıklardır ve lanetolası çok istedikleri
herşeyi yapabilme yeteneğine sahip olduklarına inanırlar. Eğer yollarına birşey
çıkarsa; tabi bu orospu olma nedenleri. Eğer profesyönel olarak bir sapma şansı
olursa bir kariyer yapabilmek için çok çabalarlar ve hiç kimseyle yarışmaktan,
mücadele etmekten çekinmezler. Profesyonel olarak bir sapma yapamadıklarındaysa
kişisel ifade ve kişisel gerçeklik için çabalarlar. Ne yaparlarsa yapsınlar
aktif bir rol almak isterler ve bu dominant tavırları dışarıdan sezilir. Bir
çok kez, varolması büyük ve yaratıcı bir güce bağımlı dominant rolleri kendi
durumları buna müsait değilken başka insanları etkileme amacıyla kullanırlar.
Sıklıkla bir erkek tarafından yapılması doğal karşılanan şeyi yaptıklarında
yönlendirici olmakla itham edilirler.''
'Kitlenin itibarını sarsarlar'
''Gerçek bir orospu “kendi” olma konusunda azimlidir ancak
orospu terimi genelde fazla ayırım yapılmadan kullanılır. Bu terim kadının
özgüvenini azaltmak için, erkek tarafından yaratılıp kadın tarafından
benimsenmiştir. Örnek olarak “İBNE” teriminin (çevirmen notu: burada geçen
“rigger” kelimesinin karşılığını bulamadığım için “ibne”yi kullanmayı doğru
buldum) kullanılması gibi orospu da, toplumsal olarak kabul gören davranışların
konforunu bilmeyen bir kitlenin izolasyonu ve itibarının sarsılmasını
sağlamaktadır.''
'Süperorospular' kimdir?
''BITCH (OROSPU) bu terimi negatif olarak kullanmaz. Bir
kadın orospu olduğunu söylemekten gurur duymalıdır çünkü orospu güzeldir. Bu
bir tür kendini doğrulama yoludur, başkalarının gözünde inkar edilme değildir.
Herkes orospu olarak sınıflandırılamaz. Sözü geçen üç niteliğe sahip olma
zorunluluğu olmadan ama diğer ikisinde son derece azimli ve biraz çatlak bir
kişi için de orospu olduğu düşünülebilir. Eğer bir kadın bu niteliklerin
üçünden de tam not alıyorsa, yada en azından büyük kısmında başarılıysa o zaman
o kadın BITCH’in orospularındandır. Sadece Süperorospular bu üç kategorinin
tümünü barındırırlar ve çok az sayıdadırlar. Çoğu toplumda uzun süre varlık
gösteremez.
Bütün orospuların en belirgin karakteristik özelliği cinsel
rollerinin gerektirdiği düşünülen davranışlar konseptini kaba bir şekilde
bozmalarıdır. Farklı şekillerde bozarlar ama hepsi bir şekilde ırzına geçer.
Orospuların ötekine yönelttiği davranışlar, hedef konumlandırmaları, kişisel
stilleri, giyim tarzları ve vücutlarını elealışları onları sarsar ve kolay
olmadıkları hissini uyandırır. Çevrede bir orospu bulunduğunda insanlar
bilinçli yada bilinçsiz olarak rahatsız hissederler. Sapkın olduklarını
düşünürler. Tarzlarını rahatsız edici bulurlar. Böylece orospu olduğu için
acıdıkları bu insanlara ucuz bir yafta yapıştırıp, onları ezilmiş kadınlar
olarak tanımlarlar. Hakları yenmiş olabilir ama bunun neden olduğu sonuç sosyal
yaşamı etkiler, seksüel hayatı değil.''
'Hayatını kendi gibi yaşamak ister'
''Orospularda rahatsız edici olan hem erkek hem dişi
olmalarıdır (erdişi). Geleneksel olarak erkeksi kabul edilecek davranışları
kendi içinde bir araya getirir. Bir orospu kördür, dolaysızdır, gururludur.
Zaman zaman da egoisttir. O dürüst olmayan, şirin ve gizemli olan “evrensel
kadınlığa” sevgi beslemez. O, kadın için doğal kabul edilen vekaleten yaşama
fikrine tepeden bakar çünkü kendi hayatını kendi gibi yaşamak ister.
Toplumumuz insanlığı erkeklik, kadınlığı erkeklikten
geriye kalan şeyler olarak görüyor. Bu şekilde bir kadın yanlızca bir erkeğe
vekaleten varolup hayatını yaşayabiliyor. Yaşayabilmesi için bir kadın bir
erkeğe hizmet etmeli, onurlandırmalı ve itaat etmeli, bunun karşılığı
olarak alabileceği ise gölgeden ibaret bir hayat.''
'İtaat etmeyi reddederler'
''Orospular birine hizmet etmeyi, onurlandırmayı ve itaat
etmeyi reddederler. Onlar tümüyle işler durumda bir insan olmayı isterler,
sadece bir gölge olmayı değil. Hem kadın, hem insan olmak isterler, bu onları
sosyal olarak çelişkili insanlar yapar. Sadece varlıkları bile bir kadının
hayatının bir erkekle olan ilişkisine bağlı bulunması ve bir çocuk gibi devamlı
olarak birinin himayesine ihtiyaç duyması fikrinin aksini ispatlamaya yeter.''
'Sosyal değerlere tehlike arz ederler'
''Bu nedenle bir orospu, eğer ciddiye alınırsa kadını
köleleştiren sosyal yapı ve onların konumlandırıldıkları yerden ayrılmamalarını
sağlayan sosyal değerler açısından tehlike teşkil eder. Şuna şahitlik ederler
ki kadınların boyunduruk altında olmaları gerekli değildir ve tüm sosyal
sistemin doğruluğu konusunda şüpheler uyanmaktadır. Bir tehlike olarak
görülmelerinden ötürü ciddi bir sosyal konumda görülmezler. Bunun yerine sapkın
olarak toplumdan defedilirler. Erkek, onlar için kısmen insan olarak
görüldükleri ama gerçek kadın olamadıkları bir sınıf oluşturur.Onu insansı bir
varlık olarak kavramlaştırmalarına karşı seksüel bir varlık olarak
ilişkilendiremez ve kabul edemezler. Kadınlar kdın olduklarını unutamadıkları
için bu konuda daha çok korkutulurlar. Kadınlar orospularla yakınen
ilişkilendirilmekten acayip korkarlar. Onların, gıpta ettikleri zincirlerinin
sağladığı güven duygusuna meydan okuyan özgürlükleri ve bağımsızlıkları vardır.
Orospu gerçeğiyle ne bir kadın ne de erkek yüzleşebilir. Çünkü bu yüzleşme
onların kendi ahlaksızlıklarıyla yüzleşmeleridir. Bu yüzden o tehlikelidir. Bu
nedenle onu bir ucube olarak görüp çevrelerinden uzaklaştırırlar.''
'Kadın gibi olmadıkları için baskı görürler'
''Bu durum bir kadın olarak şahsi prangasının köklerini
işaret eder. Orospular sadece birer kadın oldukları için değil, kadın gibi
olmadıkları için de baskı görürler. Kadınsı olmak yerine öncelikle insansı
olmayı tercih ettiği için, sosyal baskıları kabullenmeyip önce kendine dürüst
olduğu için orospu aykırı bir kişilik geliştirir ve olgunlaşır. Tıpkı genç
kızlar gibi kabul edilmiş seks rollerinin limitlerini ihlal ederler. Diğer
kadınlarla bir tutulmazlar ve çok azı ona rol model olabilecek yetişkin bir
orospuya sahip olacak kadar şanslıdır. Kendi yollarını oluşturmak ve haritada
yeralmayan seferin bahşettiği gizli tehlikelerle belirsizliğe ve özgürlüğe
ulaşmalıdır.
Orospular toplumun kadına verdiği sert cezalar karşısında
güçlü olup ayakta kalmanın timsalidir. Genç kızların akılları yardımcı-anne
rolü dışında kadınların erkeklerden daha az değerli olmasını mantıklı bulmaz.
Onlar evliliğin kadına getirdiği köleliği asla özümseyemediklerini söylerler.
Bunun yanında bazı orospular da genelleşmiş sosyal baskılara ilgisiz kalır,
bazılarıysa inatçı bir direnç geliştirirler. Bazı davranışlar zaman içinde
hoşgörülürse bir kısmı yüzeysel bir kadınsılık takınır, erkek gibi kız olurlar
(Çevirmen Notu: burada “kız oğlan kız” yada “erkek fatma” gibi terimleri
“tomboy”un karşılığı olarak kullanabilirdim, ama içim el vermedi... karar
sizin...) Orospular tüm ruhları ve akıllarıyla yababileceklerinin ve
olabileceklerinin limiti olması konforunu tümüyle reddederler. Onlar arzuları
ve yönelimlerine hiç bir mecburiyet, sınırlama getirmezler.''
Erkeler orospulardan neden hoşlanır?
''Bu direnç onları tekrar tekrar mahkum eder. Onlar
boşverilir, küçümsenir, alay edilir, haklarında dedikodu yapılır, yüzlerine
gülünür ve toplumdan sürülürler. Tomlum kadınları köleliğe iter sonrada köle
gibi davranıyor diye eleştirir. Bu son derece ustaca uygulanmaktadır. Çok az
kişi seksüel rollerini istendiği gibi oynamadıkları için onlardan hoşlanmıyor
olmasını direkt söyleyebilir.
Aslında çok azı orospulardan hoşlanmama nedeninden emindir.
Gerçeğin yapısallığına tecavüz ederek yapının kendini bozduklarını anlayamadılar.
Çocukluk döneminde bazı kızlar bir şekilde uyumsuzdu ve onlar eğlenmek için iyi
birer objeydiler. Çok azı bu hoşlanmama olgusunun kökenleri konusunda
bilinçlidir. Sonuçlarıyla da hiç yüzleşilmedi zaten. Eğer tümüyle konuşulmuş ve
çözümlenmiş olsaydı sadece bir genç kızın arkasından söylenmiş kötü niyetli bir
söz olarak kalacaktı. Orospular onlarda bir sorun olduğu düşünülsün,
hissedilsin diye varedildi, kişisel bir sorun...''
'Günah keçileri'
Bu günah keçisi oyununda özellikle ergenlik dönemindeki genç
kızlar kötü durumdadır. Kızlar için toplumun uygun gördüğü ödülü kazanmak adına
(yani erkeğini) tamamlamak zorunda olduğu en zorlu sınav dönemidir.
Kadınlıklarını ispat etmeli yada toplum tarafından reddedildiğini
kabullenmelidir. Kendilerine olan güvenleri yok denecek kadar azdır ve bu
sürecin oluşturduğu belirsizliği göğüslemek zorundadır. Onlar bu yarışmada en
sert olanlardır hatta bu sınavı tamamlamakta zorluk çekenlere, gerileyenlere
son derece acımasız ve serttirler. Onların kaygılarını taşımayan, erkekleri
etkileme sanatının etkinliğine dahil olmayan yaşıtları en sosyal olan gruptan
dışlanır. Eğer daha önce farketmediyse, bir orospu bu süreçte farklı olduğunu
keşfeder.
'Bir orospu kendi aklına sahiptir'
''Yaşlandıkça neden farklı olduğunu daha iyi anlar. Bir
orospu iş almaya başladığında yada bir organizasyonda yer aldığında nadiren söz
dinleyip yerinde oturma konusunda hoşnut olurlar. Bir orospu kendi aklına
sahiptir ve onu kullanmak ister. Yükselmek, yaratıcılığını kullanabilmek ve
sorumluluk almak ister. Yetenekli olduğunu bilir ve bu yeteneği kullanmak
ister. Erkeğe boyun eğmeyerek çalışma durumunu kişisel başarısı sayar.''
Seksüelite’nin sert tuğla duvarıyla tanıştığında itaatkar
yaklaşmaz. O duvara, onun için tanımlanan yardımcı rolü kabul etmediğinden kafa
atacaktır. Bazen kendi yolu üzerinde de bu duvarla çarpışabilir. Yada bir gedik
bulup kendine bir kaçış deliği oluşturmak için marifetini gösterebilir, olmadı
kendi gücüyle bir çıkış yolu yaratır. Yada onunla yarışanlardan on kat daha
iyidir. Aynı zamanda beklentisinin altında olanı da kabul eder. Basit seks
algısı doğrultusun daha aşağı bir seviyede konumlanmaktan henüz kaçamadığı için
tıpkı öteki kadınlar gibi hevesi kursağında kalır. “Tahtın sahibi olmak”
tanımlamasıyla gelen sınıflandırmayı gerçekte hiç istememesine karşın,
genellikle tahtın ardındaki güç olma durumunu benimser; ki içinde asıl gücün
kendinde olduğu bilgisi saklıdır. Bir orospu, hayatı boyunca hem kadın olma hem
de gerçek bir kadın olmama durumunu yaşamak zorunda bırakıldığından, hayatında
başardıklarını sıradan bir kadının elde edemeyeceğini düşünür. Çoğu zaman
fazlasıyla olgunlaşmış bir orospu üstün taraflarını kabul etmeyerek kendini
küçümser. Kendini düşük seviyede yada orta karar görür; ona göre kendi
yapabiliyorsa herkes yapabilirdir.''
'Akılları gibi bedenlerini de özgür bırakmak...'
''Ebeveynler gibi orospularda, içinde rahat hissettikleri
sokaklarda feminen rollerini öğrenmiş olabilirler. Bu bilhassa fiziksel olarak
orospu olan kadınlar için doğrudur. Akılları gibi bedenlerinide özgür bırakmak,
fiziksel hareketleri kısıtlama yada insanlar rahatsız olmasın diye soyundukları
roller için harcanan efora hayıflanırlar. Çünkü onlardan fiziksel olarak
beklenen seks rollerini çiğneyebilir ancak pisikolojik ve entellektüel açıdan
bu denli özgür olamazlar. Normlardan biraz sapma belki tolere edilebilir ancak
fazlası tehlikelidir. Bir kadın gibi düşünmemek, kulağa kadınsı gelen
düşünceler üretmemek yada kadın davranışları sergilememek bile yeterince
kötüdür. Ayrıca kadın gibi görünmemek, “o” gibi hareket etmemek yada kadın gibi
rol yapmamak renksizliğin de ötesinde algılanmaktadır. Bizim toplumumuz insan
çeşitliliği sıkalasında katı, hoşgörüsüz sınırları içinde yer alır. Bazı
kadınlar fiziksel özellikleriyle tanımlanır. Bu sınırları aşmamış olanlar,
aşmış olanlara nazaran daha özgür olurlar. Sınırları kabullenen orospuların
gıpta ettiği bu diğerleri, davranışları yaygınlaşmasın diye şiddet ve baskı
görürler. Bu tip orospular tekrar tekrar şiddet görürler çünkü toplumdan sapmış
oldukları çok aşikardır. Ama bu durumun telafisi büyük orospu olarak, küçük
orospulara nazaran daha az zorlanıp daha çok kazanmaları ve ciddiye
alınmalarıdır. Bir kadın olarak ızdıraplarının kaynağı aynı zamanda güçlerinin
kaynağıdır.''
'Oldukları kişi için cezalandırılmaya tahammül edebilirler'
Olgunlaşma sürecinde bütün orospuların giydiği bu ateşten
gömlek ya onları vareder yada parçalar, kırar. Onlar doğalarının gerektirdiği gibi
olmak yada sosyal olarak kabul görmekten oluşan iki uç arasına gerilmiş bir bağ
gibidirler. Onlar duygulu ve hassas insanlardır ama bu hassasiyetten dünyanın
geri kalanı haberdar değildir. Çoğunlukla dış ortamlarda onları koruyan kalın
bir nasır tabakası geliştirdikleri için sert ve acımasız görünürler. Bu
özellikle, zorla izole edilmiş hayatlar yaşayan orospularda, değiştirilmemek ve
yok edilmemek için vardır. Benzer kişiliklerle büyüyen, anlayışlı aile
bireylerine sahip, bir veya iki rol model gözlemleyebilmiş şanslı orospularsa,
orospu olmanın bazı kötü yanlarından sakınabilirler. Oldukları kişi için
cezalandırılmaya tahammül edebilir ve farklılıklarını özgüvenin getirdiği
huzurla kabullenebilirler.
Kendi yolunu tek başına çizen bu insanlar belirsiz bir
patika yolda ilerlemektedir. Bazıları sonunda anlar ki sorunları rahat
olmayışları değildir, kendileri o rahatlık ve konforu istememektedirler. Bunu
anladıklarında aynı zamanda kendileriyle ilgili bir sorun olmadığını, sadece
içinde yaşadıkları toplum yapısının onlara uymadığını anlarlar. Bir çoğu
sonunda kendini bu katı sosyal çevreden izole eder. Hernasılsa bu durumun
getirdiği bir ödül vardır. Tedbirli ve bilinçli davranana kadar,
kızkardeşlerinin de yardımı olmadan, sırf sergiledikleri bu davranışlar
nedeniyle kibirle ödüllendirilirler. Orospular o kadar sertleşir ve o kadar
hissizleşir ki insan olmalarına dair son izlerde çok derin bir yerlere gömülür
yada tümüyle yok edilir.
Bütün orospular yapmaz bunu. Nasırlarından dolayı
hassaslaşanlarda olur. Güven duymak yerine reddetmek için sağlıksız bir aşırı
duyarlılık geliştirirler. Görünüşte dışarıya karşı sert dururlar, içlerindeyse
bir hayat boyu ayakta durma zorunluluğunda kamçılanan et ve kemikten oluşurlar.
Bunlar gitgide kötüleşen orospulardır. Onlar omuzlarında hep bir yükle
ortalıkta gezinir ve gücünü hiçde yapıcı olmayan kin ve nefret adına
kullanırlar. Bu tür orospular çok çirkin ve kötü olabilirler çünkü kimseye
güvenemezler. Güçlerini yapıcı olmak için kullanmayı bir türlü öğrenemezler.
'İnsan olarak sakat bırakılmış orospular'
İnsan olarak sakat bırakılmış orospular öfkelerini başka
insanlar üzerine, genellikle de kadınlar üzerine yöneltirler. Bu durum
kadınların kendilerini ve diğer kadınları toplumun çizdiği sınırların içinde
tutmasına iyi bir örnektir. Orospular kendine ve bir grup kadına karşı nefret
duyan, orospu olmayan kadınlardan daha az suçlu değildir. Her ikisi de en kötü
ızdıraba maruz kalır ve bunun devamlılığını sağlar. Bütün orospular günah
keçisidir ve bir psikolojik zırh oluşturup kendini koruyamayanlar tepeden
bakanların hedefi olur. Bir kitle olarak orospular, tıpkı kadınların bütün bir
toplum tarafından korkutulduğu gibi o kadınlar tarafından korkutulur. Onların
alanlarından faydalanır onlarla dedikodu yaparlar ama başka yerde kabul görmez
ve aşağılanırlar. Geleneksel kadın sınıflandırması için tehdit ama aynı zamanda
bir kadının üstün hissetmesini sağlayan bir dış grup olarak algılanırlar.
Birçok kadın hem kıskanır orospuları hem de onlardan daha iyi olduklarını
düşünür. Bir yandan onlar kadar agresif ve erkeksi yaratıklar olmamalarından
dolayı rahat, bir yandan da onlar için çok değerli olan erkeklerin daha özgür,
daha iddialı ve daha özgür bulmalarından dolayı kadına tercih ettikleri
orospulara karşı sinsi bir şüphecilikle yaklaşırlar.
'Öteki kadınları çok kafaya takmazlar'
''Orospularsa aynı nedenle öteki kadınları çok kafaya
takmazlar. Kadınları beğenmeyerek olgunlaşırlar. Onlarla bağlantı kuramaz,
onlarla bir tanımlanmaz, onlarla ortak hiçbir şeye sahip olamazlar. Diğer
kadınların onlarla alakalarının olmaması yönünde bir normları vardır. Bu
nedenle orospularda kadınları reddeder. Orospuların, orospu olmayanlar
tarafından küçümsenmesini engelleyen nedenlerden birisi budur. Böylelikle ilk
kim yaparsa kazanır oyunu başlar. Birçok kadın bu boktan duruma hizmet ederken
orospular biraz dişini sıkarsa en azından küçük bir kısmı bu durumun
nedenlerini anlamayı sağlayacak politik bilince ulaşabilir. Orospular kadınlar
tarafından mağdur edilmektedir diyebilirdik eğer erkeklerin altında topyekun
ezilmeseler ve kendileri için duydukları nefret bu kadar büyük olmasaydı.''
'Bir orospu sadece diğer orospuların yanında gerçekten
özgürdür'
''Aynı zamanda orospular kadınların yakınındayken rahat
edemezler çünkü çoğu zaman psikolojik akranları kadınlar değil erkeklerdir.
Orospular özellikle pasif insanlar sınıfına girmez. Bu sınıftakiler bir şeyler
kırmaya korkarlar. Kadınlara genel olarak pasif olmaları öğretilmiştir, öyle
olmasalar da öyle görünmeye çalışırlar. Bir orospu pasif değildir ve bu rolü
kıvıramaz. Ama çoğu zaman baskın tür olarak algılanmakta istemezler çünkü doğal
olarak birinin bir başkası üstünde güç kullanmasından hoşlanmaz ya da erkeksi
görünmek istemezler. Böylece orospular sadece güçlü olduğunu bildiği diğer
akranları yanında rahat edebilir ama doğaları gereği pasif olmayan
karakterleriyle bulunurlar. Bu erkekler arasındaki ilişkide, kadınlara nazaran
daha sık karşılaşılan bir davranış biçimidir. Ancak en yakın akran ilişkisi
kendine karşı hala kin duyan ve bundan henüz pes etmemiş orospular arasında
bulunmaktadır. Bu meselede aynı durumu yaşayan akranları onun hala yanında rol
yapmak zorunda olmadığı tek insan grubudur. Bir orospu sadece diğer orospuların
yanında gerçekten özgürdür.
Bu anlar nadiren oluşur. Çoğu zaman bu orospular psikolojik
olarak izole durumda kalırlar. Kadın ve erkekler onlardan öyle çok korkarlar ki
orospuların gerçek kişiliklerini savunması, koruması gereken sert bir tavır
takınırlar. Orospular güvenmesi gereken çok az sayıda kişi için çok
şüphecidirler çünkü çoğunlukla bu güven duydukları kişilerin duyguları sahte
çıkar. Ama yalnız kalmanın getirdiği bir güç vardır; izole yaşamaları, sert ve
kaba olmaları diğer kadınların sahip olmadığı birer nimettir. Orospular bu
toplumun içinde bilinmeyeninde bilinmeyeni kahramanlardır. Onlar birer piyon,
öncü birlik, birer mızrak başıdır. Bu isteseler de, istemeseler de
varlıklarının bir sonucudur. Birçoğu onlara kardeşçe duygular beslemeyen akranları
diğer kadın kitlesi için bu öncü rolünü oynamayı seçmek istemez ancak bundan da
sakınamazlar. Limitleri ihlal eden bu insanlar o limitlerin genişlemesine yâda
kırılmalarına neden olurlar.
'Orospular ilk fakülteye gidenlerdi'
''Orospular ilk fakülteye gidenlerdi, uzmanlığın görülmez
engellerini ilk kaldıranlardı, ilk sosyal devrimcilerdi, ilk çalışma
liderleriydi, diğer kadınları ilk organize edenlerdi. Pasif olmadıklarından,
aşağı görüldükleri için gücenip darılmadıklarından diğer kadınların yapamadığı
her şeye el atabildiler. Onlar toplumun onlara uzattığı kirli tabaklarını geri
fırlatıp kadının görmesi bile mümkün olmayan, dünya üzerindeki payını ortaya
koydular. Kenarda köşede yaşadılar. Yalnız ya da kız kardeşlerinin yardımıyla
içinde bulunduğumuz dünyayı değiştirdiler.
Benim tarifim orospular bu toplumun marjinal yaratıklarıdır.
Doğru dürüst bir yerleri yoktur, bunu başardılarsada içinde kalamazlar.
Kadındırlar ama gerçek kadın değildirler. İnsandırlar ama erkek değildirler.
Bazıları kadın olduğunu bile bilmez, çünkü diğer kadınlarla iletişim
kuramazlar. Zaman zaman kadınsı oyunlar oynasalar da bilirler ki bu bir
oyundur. Temel pisikolojik baskı sorunları onların alt tabaka insanı olma
inançları değil, olmadıkları inancıdır. Bu nedenle tüm hayatları boyunca garip
hissettiklerini söylerler. Bu daha kibar ifadelerlede anlatılabilir ancak asıl
olan mesajın alınmasıdır. Bir çok kadın gibi onlara da kendilerinden nefret
etmeleri öğretilmiştir. Tabiki farklı şekil ve yollarla ancak etki aynıdır.
İçselleşmiş aykırı kişilik modeli, her zaman fazlasıyla kin ve acı ile
sonuçlanır. Bu nedenle oluşan öfke genellikle birini (kendisini) hoşnutsuz
ettiği gibi bir başkasını da (ötekini) hoşnutsuz eder ve onlar hakkındaki
sosyal klişeleri sağlamlaştırır. Bu durum sadece politik bilincin merkezi
yönlendirmesiyle düzelebilir... (Sosyal Sistem)
Bu manifestonun büyük bir kısmı orospular hakkındadır. Geri
kalan kısmı da orospu hakkında olacaktır. Organizasyon henüz varolmamıştır ve
büyük ihtimalle hiç varolamayacaktır. Orospular kahretsinki çok
özgürlükçüdürler ve biribirlerine güvenmeyi öğrenememiş diğer kadınlara
güvenmemeyi çok iyi öğrenmişlerdir. Bu, orospuların diğer kadınlara yapmayı
öğretmek zorunda olduğu şeydir. Orospular kendilerini orospu olarak
kabullenmeyi öğrenmeli ve kızkardeşlerine yaratıcı birer orospu olmaları için
ihtiyaç duydukları desteği vermelidir. Orospular kendi güçleri ve kendileriyle
gurur duymayı öğrenmelidir. Kendilerini koruduğuna inandıkları izolasyondan
uzaklaşmalı ve genç kızkardeşlerine bu tehlikeden kaçınmalarında yardımcı
olmalıdır. Şunu unutmamalıdırlar ki genellikle kadınlar kadınlara diğer
erkeklerden daha az hoşgörülü davranırlar, çünkü onlara tüm kadınları düşman
olarak görmek öğretilmiştir. Ve orospular politik bir tavırla sorunlarını
elealamak için birlikte bir hareketin içinde şekillenmelidir. Tıpkı tüm
kadınlar ve özgürlükleri için yapmaları gerektiği gibi özgürlükleri için
organize olmalıdırlar. Güçlü olmalıyız, militan olmalıyız, muhakkak tehlikeli
olmalıyız. Unutmamalıyız ki orospu güzeldir ve kaybedecek hiç bir şeyi yoktur.
Hemde hiç bir şeyi...
Onlara ithaf edilmiş bu manifesto, bir çok kızkardeşimin
yardımıyla düzeltilip, kaleme alındı.
Yazar – Anonim (Tüm Orospular)
Çeviren – Umut Saim Balkır
10 Eylül 2015 Perşembe
Söylem Sarışındır
Yine aynı soru; “yazamayan bir yazar ne yarar” sevgili editör. Ne yapsam olmuyor, yazmaya oturup okurken buluyorum kendimi, sonra gidip içiyorum. Rüyamda Davut’u görüyorum. Calut’u değil de beni deviriyor yere. “Otuz yaşına geldin” diyor, “otuz yaşına geldin, kendini topla”. Ama ben dağınık hissetmiyorum ki!
Sürekli suratıma sallanan bir babaanne parmağı
var, hep suçluyum. Yeni yaramazlık yapmış, bir şeyleri kırıp dökmüş bir
çocuğum. Yırtık pırtık giyiniyorum, yırtık pırtık seviyorum. Eski püskü konuşup, küfürlü pozlar veriyorum. Gökten melekler inip kutsal sularla ayaklarımı yıkasalar bile “pisim”, hep pasaklıyım. O kadar kitabı filan da boşuna okumuşum,
onlar sayılmıyor, bir şeyi ben iddia ettiysem hükmü yok. Bütün roman
karakterleri, sosyal teorisyenler, Olympos tanrıları ve hatta cadılar bile,
karşıma geçmiş “seni seni…” diye parmak sallıyor, “yaramazsın sen” diyorlar, "beş para
etmezsin, suçlusun, hatta sana atılan iftiralar bile, yine suçlu olduğun içindir".
“Hadi oradan” diyorum, “hadi oradan”. Bu kadarını ciddiye alamam. Buna en
fazla antik çağdan kalma kibrimle ukalalık yaparım ben: אֶהְיֶה אֲשֶׁר
אֶהְיֶה
9 Eylül 2015 Çarşamba
Latife-i Rabbaniye
Buradayım, kuyunun dibinde.
Şşşşşşşşş, sessiz ol.
Yüzyıl önce gizlenen bir sis çıkıyor, gri.
Dinsin, dinsin, dinsiz.
Günün sesi karışıyor içime.
Yedi parçaya ayrılmış bir dünya
İkiye ayrışmış hınç
İnsan dediğin tahakküm
İnsan dediğin kağıt
İnsan dediğin ölüm.
Matuf bir atfa işlenen nakış
Yanan ağaçların ihtiyaç duyduğu tan
Benim yüzüm orada kan revan
Senin yüzün aynanın karşısında
Yüzün aynanın karşısında
Kaç tane ‘ben’ görür.
Bir ad ört yüzüne, yüzünün hepsi bir.
Buradayım, çıkar beni gökyüzüne.
Şşşşşşşşş, sessiz ol.
Yüzyıl önce gizlenen bir sis çıkıyor, gri.
Dinsin, dinsin, dinsiz.
Günün sesi karışıyor içime.
Yedi parçaya ayrılmış bir dünya
İkiye ayrışmış hınç
İnsan dediğin tahakküm
İnsan dediğin kağıt
İnsan dediğin ölüm.
Matuf bir atfa işlenen nakış
Yanan ağaçların ihtiyaç duyduğu tan
Benim yüzüm orada kan revan
Senin yüzün aynanın karşısında
Yüzün aynanın karşısında
Kaç tane ‘ben’ görür.
Bir ad ört yüzüne, yüzünün hepsi bir.
Buradayım, çıkar beni gökyüzüne.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)