10 Eylül 2015 Perşembe

Söylem Sarışındır



Yine aynı soru; “yazamayan bir yazar ne yarar” sevgili editör. Ne yapsam olmuyor, yazmaya oturup okurken buluyorum kendimi, sonra gidip içiyorum. Rüyamda Davut’u görüyorum. Calut’u değil de beni deviriyor yere. “Otuz yaşına geldin” diyor, “otuz yaşına geldin, kendini topla”. Ama ben dağınık hissetmiyorum ki! 

Sürekli suratıma sallanan bir babaanne parmağı var, hep suçluyum. Yeni yaramazlık yapmış, bir şeyleri kırıp dökmüş bir çocuğum. Yırtık pırtık giyiniyorum, yırtık pırtık seviyorum. Eski püskü konuşup, küfürlü pozlar veriyorum. Gökten melekler inip kutsal sularla ayaklarımı yıkasalar bile “pisim”, hep pasaklıyım. O kadar kitabı filan da boşuna okumuşum, onlar sayılmıyor, bir şeyi ben iddia ettiysem hükmü yok. Bütün roman karakterleri, sosyal teorisyenler, Olympos tanrıları ve hatta cadılar bile, karşıma geçmiş “seni seni…” diye parmak sallıyor, “yaramazsın sen” diyorlar, "beş para etmezsin, suçlusun, hatta sana atılan iftiralar bile, yine suçlu olduğun içindir". 

“Hadi oradan” diyorum, “hadi oradan”. Bu kadarını ciddiye alamam. Buna en fazla antik çağdan kalma kibrimle ukalalık yaparım ben: אֶהְיֶה אֲשֶׁר אֶהְיֶה

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder