"Lydia Vance'i ilk kez nerede gördüğümden emin değilim. 6 yıl kadar önceydi, postanedeki memuriyetimden istifa etmiş, yazar
olmaya çalışıyordum"... [Sonrasını biliyorsunuz].
Çoğunlukla sıradanlık. Bazen -lojik saçmalamalar, bazen cakacılık. Bir grup hilkatsizin anlamsız birlikteliği. Büyük ölçüde müşterek bir ilişki ama iç sesler de var. Bir de apartman var. Kediler, köpekler, böcekler ve periler var. Kolektif bir halet-i ruhiye...
29 Eylül 2012 Cumartesi
26 Eylül 2012 Çarşamba
Örgütlenmiş Abazalık Versus Post-Modernite
1- Apartman görevlisi Zeki’nin her sabah penceremin
önüne dayanıp motosikletini temizlemek bahanesiyle perdenin altından yatağımı
dikizlemesinden sıkıldım. Önceleri libidinal bir itkiyle bunu yaptığını
düşünüyordum ama artık polise bilgi vermek için bizi takip ettiğinden
şüpheleniyorum. Neyse ki Gregor Samsa yüreğime su serpti: “Boşver birader, onun
konuştuklarından zaten bir şey anlaşılmıyor. Konuşsa da kimse bir şey anlamaz”.
2- Doğrusorularısoramayanadam’a mesaj atarak sorduğum
soruya aldığım yanıt beni erekte edebiliyorsa bir toplanıp konuşsak fena olmaz
biraderlerim!
3- Benden duymuş olmayın: 2. katın madde bağımlıları
ile zemin katın sex bağımlıları, “bari 1. katta da bir kumarhane açalım” diye
konuşuyorlardı.
4- Küçük Mumya’nın üniversitedeki ilk gününün akşamı
bana “bence sizin polislerle ilgili politikalarınız yanlış” diyerek çıkışması
asabımı bozdu: “Orta Bahçe’ye adım atar atmaz başımıza teorisyen kesildi
pezevenk”. Yılanın başını küçükken ezelim arkadaşlar. Küçük Mumya anarşist
olmasın!
5- Ertu’nun yeni hastalığına teşhis konuldu: Dissosyatif
kimlik bozukluğu. Herkes Cahit’ten veryansın ederken artık bir de nur topu gibi
Faruk’umuz var. Üstelik bıyıklı. İlk vukuatının mağduru bendim. Hepimize kolay
gelsin derim.
6- Martin Eden’e yapılan “abazanca” baskıyı
kınıyorum! Herkes kendi tarihini irdelesin biraderlerim.
7- Sanırım bu apartman sakinlerinin en önemli
özelliği; birbirlerini her konuda -ama “her konuda”- kollamaları. Organize “işler”…
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)