29 Eylül 2012 Cumartesi

Kadınlar doğar, büyür ve ölürler.

"Lydia Vance'i ilk kez nerede gördüğümden emin değilim. 6 yıl kadar önceydi, postanedeki memuriyetimden istifa etmiş, yazar olmaya çalışıyordum"... [Sonrasını biliyorsunuz].

26 Eylül 2012 Çarşamba

Örgütlenmiş Abazalık Versus Post-Modernite




1- Apartman görevlisi Zeki’nin her sabah penceremin önüne dayanıp motosikletini temizlemek bahanesiyle perdenin altından yatağımı dikizlemesinden sıkıldım. Önceleri libidinal bir itkiyle bunu yaptığını düşünüyordum ama artık polise bilgi vermek için bizi takip ettiğinden şüpheleniyorum. Neyse ki Gregor Samsa yüreğime su serpti: “Boşver birader, onun konuştuklarından zaten bir şey anlaşılmıyor. Konuşsa da kimse bir şey anlamaz”.

2- Doğrusorularısoramayanadam’a mesaj atarak sorduğum soruya aldığım yanıt beni erekte edebiliyorsa bir toplanıp konuşsak fena olmaz biraderlerim!

3-  Benden duymuş olmayın: 2. katın madde bağımlıları ile zemin katın sex bağımlıları, “bari 1. katta da bir kumarhane açalım” diye konuşuyorlardı.

4-  Küçük Mumya’nın üniversitedeki ilk gününün akşamı bana “bence sizin polislerle ilgili politikalarınız yanlış” diyerek çıkışması asabımı bozdu: “Orta Bahçe’ye adım atar atmaz başımıza teorisyen kesildi pezevenk”. Yılanın başını küçükken ezelim arkadaşlar. Küçük Mumya anarşist olmasın!

5- Ertu’nun yeni hastalığına teşhis konuldu: Dissosyatif kimlik bozukluğu. Herkes Cahit’ten veryansın ederken artık bir de nur topu gibi Faruk’umuz var. Üstelik bıyıklı. İlk vukuatının mağduru bendim. Hepimize kolay gelsin derim.

6-    Martin Eden’e yapılan “abazanca” baskıyı kınıyorum! Herkes kendi tarihini irdelesin biraderlerim.

7-  Sanırım bu apartman sakinlerinin en önemli özelliği; birbirlerini her konuda -ama “her konuda”- kollamaları. Organize “işler”…