16 Ağustos 2011 Salı

klavye üzerinde emeklerken...

Rüya: Düş. Gerçekleşmesi mümkün olmayan durum. Gerçekleşmesi istenen, beklenen, umut.
Zihnimi tarıyorum sözlükteki anlamları aklımdan geçirerek, benim için HİÇ, KARANLIK, MUAMMA anlamlarını taşıyan bir sözcük oluyor. Uykuda bulunduğum zaman dilimi ve irkilerek uyandığım şimdi arasında başka bir anlamı kalmıyor. Neden? diye soruyorum kendime, neden rüya görmüyorum ve bu sözcük benim zihnimde bir anlama düş-müyor? Aslında bu cümle "rüya" kelimesinin anlamlarını içeriyor, fakat dili kullanabildiğim için mutlu etmiyor beni. -günün her anında mutsuzluk oluyor-. Rüya adında bir kadın tanımadığım için kendime kızıyorum. Kızgınım.. eğer tanımış olsaydım Rüya adında bir kadını, bu bu kelimenin bana hatırlatacağı 'bir an', 'bir organ', 'bir yaşam formu' olabileceğini düşünüyorum. Anımsayabilirdim mesela dik ve biçimli göğüsleri ya da araba ile giderken önüne çıkan bir yabancıyı öldüren kadını. Bu seferde bir sıkıntı yaşardım kendimce, bir kelimenin sözlük anlamının benim deneyimlerimle örtüşmeyebileceği gerçeğini farkederek, kitaplıktaki bütün sözlükleri yakabilirdim. Fakat bir çıkış değildir yok etmek. Yolda yürürken, kitap okurker, sevişirken, yemek yerken çevremde bulunanlardan biri bana hatırlatabilirdi, herkesin masa dendiğinde aklına düşüveren imgeyi. Bilmezlerdi bir masa ve insan arasındaki deneyimlerin ne anlama geldiğini. Ancak rahatlıkla söyleyebilirim ki, benimde içinde bulunduğumuz an içinde isteklerim ve umutlarım vardır elbet. Bu durumda, aslında, benimde 'rüya' dendiğinde aklıma düşüveren karamsar bir beklenti olduğu çelişkisi ortaya çıkar. Çelişkiler demişken hatırlatmak gerek, dünya yanmadan önce/biraz önce, herkes deneyimlerinin çelişkiler olduğunu görecektir.

1 yorum:

  1. Ben tanıyorum Rüya adında birini.Merak etme bir bok olduğu yok.Temizinden bir dream-catcher iyi gelir sana.

    YanıtlaSil