5 Ağustos 2011 Cuma

Yazma artık muharrir!



Madame de Prie dün gece yarısından sonra bizim evin mutfağında intihar etti. Onun için üzülmeliyim. Hikâyeye göre aslında geçtiğimiz yüzyılın başında Paris’te olmuştu bu olay. Ama ben o hikâyeyi dün gece mutfakta okudum. Bu sabah uyandığımda hala mutfakta yaşlı bir Fransız kokonasının cesedi vardı. Zavallı kadın!  Zavallı Madame de Prie, aynadaki aksinin kendisiyle alay ettiğini gördüğünde ölmeye karar vermişti. Artık öylesine güçsüzdü ki en azından ölümünün kendi elinden olmasıyla kudretini herkese göstermek istedi.  Arkasından söylenen tek şey onun yaşadıklarının sadece tipik bir Zweig öyküsünün alâmetifarikası olduğuydu. İnsanlar okusun diye yazılan bir kadın; Madame de Prie; yok etmekten yok olmaya yolculuk…

Gidip doğrusorularısoramayanadam'la konuştum:

-         Birisi bizi yazıyor birader!
-         Nasıl yani?
-         Bayağı… Olayların arasında hep sonradan fark ettiğimiz ilişkiler olması beni korkutuyor. Başka türlü açıklayamıyorum, biz roman karakterleriyiz ve ne yazıldıysa onu yaşamak zorunda kalıyoruz.
-         Kim yazıyor sence?
-         Bir türlü bulamadım. Muhtemelen Fante. İyi bir ihtimal Miller. Eğer böyleyse işin içinden çıkarız. Ama umarım Zweig yahut Beckett değildir, mahvoluruz, yok oluruz.
-         Ne yapacaksın peki?
-         Gidip o şerefsizi bulacağım. Yazdıklarını okuyup neler olacağını önceden öğreneceğim. Ya da silah zoruyla ortalama bir mutlu son yazmasını sağlayacağım.

2 yorum:

  1. ya birisi bizi ya da bizi yazanları durdursun. aksi halde, bu bizdeki bazı boyunların mültecisi olma arzusu - ki bu arzu daimi bir arzu- bizi ya da bizi yazanları yarı yolda bırakacak. korkuyorum olric!
    yoksa cahit mi demeliyim?

    YanıtlaSil
  2. İsa-Cahit diyalektiğinin varacağı yerde, Bandini'de uzlaşalım :) Korkma, yarı yolda kalırsan bil ki orası yolun sonudur aslında. Rahat ol, kara ikliminde solungaç solunumu yapmaya devam...

    YanıtlaSil