5 Şubat 2012 Pazar

Rastgele Bir Akşam

Kaynayan suyun içinde küçük yapraklar belirdi. Tencerenin içinde çayın ne işi vardı? Bir kaşık alıp daldırdı. Karınca mı? Birkaç adet pişmiş karınca makarnanın tadını ve taşralının sağlığını bozamazdı. Kaşığı lavaboya bıraktı. Paketi açtı, makarnayı boşalttı.

Buzdolabına yöneldi. Salça var mıydı, hatırlamıyordu. Daha iyi bir şey buldu: Yoğurt. Keyfi yerine geldi. Sevdiği kadını bir haftadır görmediğini unuttu. Ne kadar güzel makarna yapabildiğini, yoğurdun vücuda ne kadar faydalı olduğunu anlattı kendine. Aklından yemekle ve arkadaşlarla ilgili anılar geçti. Anılar düz bir çizgi olup geleceğe yöneldiler. Arkadaşlarla mutlu yemekler planladı. Sonra sevdiği kadınla gideceği güney sahilleri gezisinin hayalini kurdu. Yemek bitti. Karnı doydu.

Bilgisayarın başına oturup yazı yazmaya başladı. Yazdıklarını beğenmedi. Canı sıkıldı. İki saat sonra dünya yine boktan bir yer oldu. Sevdiği kadını bir haftadır görmemişti. Lanet olsundu ve bu ilişkideki belirsizlik onu bitirecekti. Ortada bir ilişki olduğu bile meçhuldü. Zaten parası bitmişti. Borcu da ödeyemeyeceği kadar çoktu. Kahrolası dünyada sokak çalgıcılığı yapmaya karar verdi. Kendi ağlayamayınca sazını ağlatmayı iyi bilirdi. Kılıfından çıkarıp eline aldı sazını. On dakika içinde Kızıldeniz’i ortadan ikiye ayırdı, kara şövalyeyle dövüştü, ormanda kayboldu, çöllerde tek başına dolaştı… Derken parmakları mutlu bir melodiye sürüklendi. O an dünya birleşti. Karlı havada çiçekler açtı. Devrim oldu. Yaz oldu. Kumsalda sevgilisiyle geziyorlar… Aklına çay demlemek geldi. Mutfağa gitti. Çay demlenene kadar mutlu melodi eşliğinde hayal kurmaya devam etti. Sonra bir bardak aldı, inceledi. İçinde karınca var mıydı? Yoktu. Çay doldurdu. Koyu kırmızı rengi sevdi. Çay demlemeyi iyi bildiğine ikna oldu. Şeker aradı. Salonda yok. Mutfakta da. Raflar, çekmeceler. Tekrar baktı… Hayır, yok. Dünya tepetaklak oldu. Sevdiği kadını bir haftadır görmemişti. Lanet olsundu ve bu belirsizlik, bu kahrolası belirsizlik yiyip bitiriyordu onu. Zaten parası da kalmamıştı. Doğru dürüst bir geliri yoktu, ama boyundan fazla borcu vardı. Çözüm üretmek için yatağa girdi. Yataktaki ılıklık hoşuna gitti. N.’nin ellerini yüzünde hayal etti. Yeniden mutluluğa doğru bir uykuya daldı.

1 yorum: