I
Kimi dedikodulara ve dedikoduculara karşı
söylenmesi gereken bir cümle var (bir karikatürden alıntı olarak): Şeyh uçmaz
mürit uçurur. Sıcak bir bardağa doldurulan soğuk suyu düşün, şimdi. Göreceksin
ki, bardak terlemeye başlar. Herkes her şeyin farkında, kimdir kendini mazlum
olarak sunan “insan”?
II
İfşa bizim işimiz değil!
III
Nietzsche’nin dediği gibi “ahlaki
gerçekler diye bir şey yoktur”. Tabii ki, nesnel olarak.
IV
Yeni farkına vardığım bir dizide şöyle bir
cümle var: "Yaptıkları için değil, yapmadıkları için pişman olmalı
insan."
V
Yapamadıklarınız için birini sorumlu
tutmak/birilerinin üstünden ekmek yemek/birilerinin yaşamadıklarını “yaşamış
gibi” sunmak/ birilerini yapmadıkları üzerinden yargılamak…
VI
Gizli bir
tek eşlinin kırbacı ol: ahlak-siz, ahlak-siz, ahlak-siz.
VII
Üç: kutsal
kelime, yazılmaya göre değişir, bir harf. Söze dökersen bir “harf” olarak,
korkulması gereken, görülmemesi/çağrılmaması gereken. Ulusal dilimizde kamusal
alanda söylenmemesi gereken kelimelerin izdüşümü.
VIII
Arada unutmamak gerek üstat Cemal
Süreya’yı;
“Ben ne kadar öbür çiçekleri denesem
Seninki gül oluyor aralarında…”
IX
Günah dediğin Adem’e zimmet, elmayı
hepimiz yiyoruz.
X
Üstü Kaslın!
nays :)
YanıtlaSilşimdi balyozlanan satır araları söz konusu iken; tanrının 10 emri sallanmıyorken bu emirler manidar oldu...
YanıtlaSil