— Kaos bendeydi dün gece, sana selamı vardı. Yaz bunu kenara.
— Beni sözcü seçtin galiba.
— Evet. Kutsal bir görevin var artık: Tecrübelerimin yarattığı onarılmaz tahribatın sözcüsü.
— Hep aynı, hep peygamberane. Değişmiyor, “İsa ve Mesih’le kombinasyonlar”…
— İtirazın mı var? Bu “kombinasyonlar” senin kayıt dışı ilişkilerinden iyidir.
— Üstüme gelme. Asabım bozuk.
— Neden?
— Yaklaşık olarak şundan: “Sevgiliniz size yalan söylüyorsa bilmediğiniz sürece bir sorun yoktur. Bir şekilde öğrendiğinizde, ‘anlatacaktım’ diyorsa, unutmayın, yine yalan söylüyor.” Hatırladın mı?
— Evet, hatırladım, eski sevgili evreninde sağ gözün morken yazmıştın. 2010’du.
— Benzer şeyler işte.
— Hep “benzerdir” zaten: “Sevdiğin kadın şu an bir dallamayla öpüşüyor, ya da daha kötüsü onun taşaklarını yalıyor”. Sen hatırladın mı?
— Evet, şu Bukowski çakması dediğin, sansürlediğin yazı.
— Evet.
— Eeee, sonuç? Nasıl çıkılır buradan?
— Bilmiyorum. Bak ne demiş adam: “Bedeli olmayan aşırılık yoktur”.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder